Devleti Sömürmek
“Devleti sömürmek” ifadesi genellikle bir kişinin veya bir grubun devlet kaynaklarını haksız yere kullanması demektir. Bu imkanları kötüye kullanması veya manipüle etmesi anlamına gelir. Bu tür eylemler genellikle yasa dışı veya etik dışı olarak kabul edilmektedir. Devletin kaynakları genellikle kamu hizmetleri, vergi gelirleri, doğal kaynaklar ve diğer kaynakları içerir.
Devleti sömürmek, yolsuzluk, rüşvet ve haksız vergi avantajları gibi yöntemlerle gerçekleştirilebilmektedir. Bu eylemler, toplumda güven kaybına, ekonomik eşitsizliğe ve adaletsizliğe neden olur. Ayrıca, devletin amacı olan kamu hizmetlerinin etkin bir şekilde sunulmasını engeller.
Yolsuzluk ve haksızlıkla mücadele, sürdürülen kalkınma ve adil bir sosyal düzen için kritiktir. Hükümetler genellikle yolsuzluğu önlemek amacıyla yasaları güçlendirir. Etik kuralları teşvik eder ve şeffaflığı artırmak için önlemler alır.
- Ekonomik Sömürü: Ekonominin dış güçler, çok uluslu şirketler veya diğer ülkeler tarafından istismar edilmesidir. Örneğin, dış borçlar, ticaret dengesizlikleri veya kaynakların haksız kullanımı bu istismarın birer örneğidir.
- Siyasi Sömürü: Siyasi bağlamda, ülkenin siyasi karar alma süreçlerinin dış etkenler tarafından manipüle edilmesidir. Bu, dış müdahaleler, uluslararası baskılar veya diplomatik ilişkiler. Arap ülkelerinin Türkiye üzerindeki etkisi.
- Kültürel ve İdeolojik Sömürü: Bu ifade kültürel olarak da kullanılabilmektedir. Ülkenin kültürü, değerleri veya ideolojisi üzerinde dış (islam ülkeleri) etkenlerin baskısı olduğunu göz ardı edemeyiz.
Türkiye’deki yozlaşma, kamu sektöründe, özel sektörde, siyasette, hukuk sisteminde veya diğer kurumlarda gözlenen ahlaki, etik veya yasal ihlalleri ifade eder. Rüşvet, nepotizm (torpil), görev kötüye kullanımı ve yasa dışı finansal işlemler gibi çeşitli şekillerde ortaya çıkabilmektedir. Ancak, yozlaşma hakkında yapılan değerlendirmeler genellikle subjektiftir ve farklı görüşlere dayanabilmektedir.
Devleti sömürmek ve Türkiye’de yozlaşmaya katkısı
Özellikle Türkiye’de yozlaşmaya katkısı olan gruplar bellidir. Bunlar genellikle gerici ve baskıcı tarikatlar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tarikat bataklığı içerisindeki bir ülkenin sömürülmesi de oldukça kolaydır. Tarikatlar ve din baskısı ile yapılan bazı uygulamalar kurumları ve yöneticileri baskı altında tutabilmektedir. Türkiye’deki yozlaşmanın bazı örnekleri şunlar olabilmektedir:
- Rüşvet: Kamu görevlileri veya özel sektör temsilcileri arasında, para, hediye karşılığında yapılan anlaşmaları ifade eder.
- Nepotizm (Torpil): İnsanların işe alım, terfi konusunda ayrımcılık yapılmasında, kişisel bağlantıların ağırlıklı olarak dikkate alınması.
- Görev Kötüye Kullanımı: Görevlilerinin yetkilerini kötüye kullanması, kaynakların haksız dağıtılması veya kişisel çıkarlar için kullanılması.
- Yasa Dışı Finansal İşlemler: Kötü niyetli kişiler veya kuruluşlar aracılığıyla yürütülen yasa dışı finansal faaliyetler.
- Medya ve Bilgi Manipülasyonu: Haber kaynakları veya bilgi kanalları aracılığıyla bilginin manipüle edilmesi, sansür uygulanması.
Yozlaşma ile mücadele genellikle etkin denetim mekanizmaları, şeffaflık, güçler ayrılığı ve bağımsız bir yargı sistemi gerektirir. Hükümet sivil toplum kuruluşları ve medya, toplumda yozlaşma ile mücadelede önemli bir rol oynayabilmektedir. Maalesef bu sömürü ve yozlaşmanın sebebi hükümettir sömürü ve yozlaşma hükümetin yandaşı kayırma politikasından kaynaklanmaktadır.