Yaralı Yüz (Scarface)

Yaralı Yüz: Küba’dan Amerika’ya Bir Mülteci Akınının Hikâyesi

Bir Hollywood Filmi olan Brian De Palma’nın 1983 yapımı Yaralı Yüz (Scarface) filmi, Miami’ye sığınan Kübalı mülteci Tony Montana’nın (Al Pacino) Amerikan suç dünyasında nasıl yükseldiğini ve yeraltı dünyasında verdiği mücadeleleri anlatır. Bu filmde anlatılan, sadece bir suç hikâyesi olarak değildir. Aynı zamanda mültecilerin Amerika’ya göç ettiklerinde karşılaştıkları zorlukları da ele alan güçlü bir anlatıdır.

Yaralı Yüz (Scarface)
Yaralı Yüz (Scarface)

Yaralı Yüz: Amerika’nın Küba Devrimini Hafife Alışı

Amerika, 1959’da gerçekleşen Küba Devrimi’ni hafife aldı. Bu hata, ilerleyen yıllarda büyük bir yenilgiye dönüştü. 1961 yılında, ABD’nin desteğini arkasına alan sürgündeki Kübalılar, Fidel Castro yönetimini devirmek amacıyla Domuzlar Körfezi’ne bir çıkarma yaptı. Devrim öncesinde kumarhaneler, fuhuş ve eğlence merkezleri gibi kârlı işlerde Amerikalı ortaklarıyla büyük gelirler elde eden bu işbirlikçi Kübalılar, eski düzeni geri getirmeyi arzuluyorlardı. Ayrıca, Amerikalı şirketlerle birlikte Küba’nın yeraltı zenginliklerini yağmalayanlar, isyancılara silah ve gemi temin ediyorlardı. Ancak Domuzlar Körfezi Çıkarması tam bir fiyaskoyla sonuçlandı. Küba, 1.000 kadar işgalciyi esir aldı. Amerika, bu esirlerin iadesi karşılığında Küba’ya 40 milyon dolarlık sağlık malzemesi göndermek zorunda kaldı.

Amerika’nın Yanılsaması: Devrim Karşıtı Kübalılar

Amerika, Küba’daki devrim karşıtı grupları sürekli olarak kullanmaya devam etti. Küba’dan kaçışları teşvik ederek, kaçanlara Amerikan rüyası vaadinde bulundu. Ancak bu hamle, Amerika’nın düşündüğünden çok farklı bir şekilde geri tepti. Küba Devrim Hükümeti, Fidel Castro ve arkadaşları, bu tuzağı tersine çevirdi.

Amerika’nın Yediği En Büyük Kazık

Küba Devrim Hükümeti, devrim karşıtlarına ve cezaevlerinde yatan suçlulara (hırsızlar, katiller, uyuşturucu satıcıları) özgürlük vererek, onlara Amerika’ya gitme fırsatı sundu. Bu kişilere, eğer Amerika’ya gitmek isterlerse, kısa süre içinde Küba’yı terk edebilecekleri söylendi. Castro, bu süreç için önceden hazırlık yapmış ve tahliyeleri çok kısa sürede gerçekleştirmeyi planlamıştı. Küba hükümeti, kaçaklara tekneler sağladı ve Amerikan istihbaratını atlatmak için tahliye sürecini hızla gerçekleştirdi.

Başta Amerikan hükümeti, bu teknelerle gelen mültecileri sevinçle karşıladı. Kamplar oluşturulmuştu. Böylece basın, Küba’dan kaçan mültecilerin ağzından Küba Devrimi’nin ne kadar insanlık dışı olduğunu tüm dünyaya duyurdu. Ancak, mülteci akını kesilmedi ve bu durum kısa sürede Amerikan yetkililerinde şüphe uyandırdı. Amerika gerçeği fark ettiğinde ise iş işten geçmişti. Gelen mültecilerin büyük bir kısmı suç geçmişine sahipti. Bu da kısa sürede Amerika’nın çeşitli şehirlerinde suç oranlarının on kat artmasına neden oldu. Küçük bir ülke olan Küba’dan yediği bu büyük kazık, Amerika’nın hafızasında derin bir iz bıraktı. Bu yüzden günümüzde bile Amerika, Küba’ya karşı uyguladığı abluka ve ambargoları devam ettiriyor.

Bir Gerçek Hikâyenin Yansıması

Yaralı Yüz: Gerçek bir yaşam hikayesi

Yaralı Yüz filmi, Amerika’ya bu mülteci akını sırasında gelen Kübalı Tony Montana’nın hikâyesini anlatıyor. Bu film, hem bir göçmenlik hikâyesi hem de suç dünyasında hayatta kalma mücadelesini konu alıyor. İyi bir film, güçlü oyunculuk ve başarılı bir yönetimle, izleyicilere dramatik bir hikâye sunuyor.

Kübalı Müze Müdürü Eliza Gonzales’in Görüşleri

Kübalı müze müdürü Eliza Gonzales, Küba’nın mevcut durumunu şöyle özetliyor: “Evet, ekonomik olarak çok iyi durumda değiliz. Ama Küba, en temel yaşamsal sorunları – eğitim, beslenme, sağlık ve konut sorununu – çözmüştür. Bu da hafife alınacak bir şey değildir. On milyon nüfusumuz var, elli bini yurt dışında, yüz bini yurt içinde toplam yüz elli bin doktorumuz var. Amerika’nın anlamadığı şey şu ki, Küba halkı her şeyi biliyor, ekonomik abluka altında. Ancak her şeye rağmen o karanlık günlere bir daha dönmek istemiyor.”

Mültecilerin Sosyolojik Sorunları

Mültecilerin dil, din, kültür uyum zorlukları, sosyal hayata entegrasyon sorunları, kültürel çatışmalar ve yanlış din öğretisi gibi meseleler, mülteci akınlarının getirdiği kaçınılmaz sorunlar arasındadır. Mülteciler, sığındıkları ülkelerde her türlü yardımı bir ganimet olarak görüp, yerel halkla sosyal çatışmalara neden olabilmektedir. Bu durum, sadece Amerika için değil, aynı zamanda Avrupa kıtasındaki birçok ülke için de geçerlidir.

Amerika’nın Raflardaki Projesi: Mülteci Akımı

Mülteci akımı, Amerika’nın raflarda sakladığı stratejik bir projedir. Tarih boyunca Amerika, dünyanın farklı bölgelerinden gelen mültecileri kendi çıkarları doğrultusunda kullanmayı bilmiştir. Kübalı mülteciler, bu projenin sadece bir parçasıdır. Benzer stratejiler, günümüzde de devam etmektedir. Özellikle Suriye, Ortadoğu ve Afganistan’dan gelen mülteci akınlarının, bir ABD emperyalizmi projesi olduğuna inanıyorum. Batı ülkelerinin yönetimleri de bu projeyi ya destekliyor ya da umursamıyor.

Bu mülteci akınları, batı dünyasında sosyal yapıları derinden sarsmakta ve uzun vadede toplumsal istikrarı tehdit etmektedir. Ancak bu strateji, emperyalist güçlerin bölgesel politikalarını hayata geçirmede önemli bir araç olarak kullanılmaktadır. Bu bağlamda Yaralı Yüz filmi, tarihte yaşanmış bir olayın dramatik bir yansımasıdır. Günümüz dünyasındaki benzer sorunların anlaşılmasında önemli bir örnek teşkil etmektedir.

Benzer Gönderiler

Bir yanıt yazın